AV. ABDULMENAF KAZANLI
İŞÇİ NEDEN KAZANIR? İŞVEREN NİÇİN KAYBEDER?
Yayınlanma:
Geçtiğimiz yüzyılda dünya’da ve bilhassa Avrupa’da sanayi devrimi sonrasında işçi sömürüsüne bir tepki, bir haykırış olarak doğan işçi hareketleri, dünya ülkelerini iş kanunu ve ilgili mevzuatını büyük oranda işçi lehine düzenleme yapma zorunda bırakmıştır. Mazlum ve sömürülen işçi imajı ile şekillenmiş iş kanunları, işvereni dengesiz bir ispat yükü(külfeti) altında bırakmıştır. İşçi, işe daha başlamadan galip durumundadır. -Temsilde hata olmaz-, işçi-işveren durumunu bir futbol maçına benzetirsek, futbol müsabakası daha başlamadan işçi 2-0 galip durumunda olmaktadır. Bunun yanı sıra işverenin asıl yanıldığı konu, işverenin çok basit ihmalleri ve işçi tarafını zayıf görmesi ve hafife almasıdır.
Yoğun iş temposu içerisinde onlarca problemle karşılaşan ve çekişen işverenin kanunda ve diğer ilgili iş mevzuatında öngörülen yükümlülüklerinin tamamını bilmesi işverenden beklenemez ve mümkün de değildir. Bildikleri şu ki; işçi konusunda şirketin ön muhasebe biriminin veya serbest muhasebeci mali müşavirlerinin gerekli bütün tedbirleri aldığını düşünür ya da yanında çalıştığı işçilerin kendisine sadık ve dava yoluna gitmeyecek kişilerdir diye düşünerek yanılgıya düşer. Bir başka neden de, başına böyle şeylerin gelmediğini ve bundan sonra da gelmeyeceğini düşünmesidir. Tüm bu anlatılanların birer yanılgıdan ibaret olduğu ancak bir iş davasıyla karşı karşıya kalındığı zaman farkına varılır ki çoğu zaman maalesef artık iş işten geçmiştir.
Bir firmada çalışan muhasebe elemanı veya işletmenin/şirketin mali müşaviri işçilere ilişkin konularda mali/vergisel yönden hakimdir ve olması da mesleği gereği zaruridir. Muhasebeci ve mali müşavirlerin şirket/işletme işçilerine bakışı mali ve SGK mevzuatına göre şekillenmiştir. Bu nedenle konunun iş hukuku ile ilgili kısmında ciddi boşluklar oluşmaktadır. İşçiyle ilgili oluşabilecek bir anlaşmazlığın görüleceği yer hiç şüphesiz iş mahkemeleridir. Bu durumda işletmelerde/şirketlerde yapılan işçi ile ilgili çalışmalarda geçerli olan bakış tabiri caizse hakim bakışı olmalıdır. Bu çalışma ise şüphesiz iş hukuku çerçevesinde ve hukukçu nazarıyla olmak zorundadır. Aksi halde uyuşmazlıklar tecrübeyle sabittir ki genellikle işveren aleyhine hüsranla sonuçlanmaktadır….
Yoğun iş temposu içerisinde onlarca problemle karşılaşan ve çekişen işverenin kanunda ve diğer ilgili iş mevzuatında öngörülen yükümlülüklerinin tamamını bilmesi işverenden beklenemez ve mümkün de değildir. Bildikleri şu ki; işçi konusunda şirketin ön muhasebe biriminin veya serbest muhasebeci mali müşavirlerinin gerekli bütün tedbirleri aldığını düşünür ya da yanında çalıştığı işçilerin kendisine sadık ve dava yoluna gitmeyecek kişilerdir diye düşünerek yanılgıya düşer. Bir başka neden de, başına böyle şeylerin gelmediğini ve bundan sonra da gelmeyeceğini düşünmesidir. Tüm bu anlatılanların birer yanılgıdan ibaret olduğu ancak bir iş davasıyla karşı karşıya kalındığı zaman farkına varılır ki çoğu zaman maalesef artık iş işten geçmiştir.
Bir firmada çalışan muhasebe elemanı veya işletmenin/şirketin mali müşaviri işçilere ilişkin konularda mali/vergisel yönden hakimdir ve olması da mesleği gereği zaruridir. Muhasebeci ve mali müşavirlerin şirket/işletme işçilerine bakışı mali ve SGK mevzuatına göre şekillenmiştir. Bu nedenle konunun iş hukuku ile ilgili kısmında ciddi boşluklar oluşmaktadır. İşçiyle ilgili oluşabilecek bir anlaşmazlığın görüleceği yer hiç şüphesiz iş mahkemeleridir. Bu durumda işletmelerde/şirketlerde yapılan işçi ile ilgili çalışmalarda geçerli olan bakış tabiri caizse hakim bakışı olmalıdır. Bu çalışma ise şüphesiz iş hukuku çerçevesinde ve hukukçu nazarıyla olmak zorundadır. Aksi halde uyuşmazlıklar tecrübeyle sabittir ki genellikle işveren aleyhine hüsranla sonuçlanmaktadır….
Av. Abdulmenaf KAZANLI